Her Jedi fiziksel ve ruhsal özelliklerine en iyi uyan dövüş tekniğini benimser. Bu bir yandan eksikliklerini telafi ederek daha güçlü yanlarını ortaya çıkarmasını diğer yandan o teknikte ustalaşarak mükemmele yaklaşmasını sağlar. Örneğin Üstat Yoda boy açısından eksikliğini telafi etmek amacı ile Ataru tekniğini, Üstat Mace Windu ise nefretini etkili bir biçimde kullanmak amacı ile Vaapad tekniğini kullanırdı. Kont Dooku'nun Makashi tekniği tercihi hemen dövüşmeyi tercih etmesinin yanında dövüşündeki zarafet ve hassasiyet ile de fark edilirdi.
1. Shii-Cho:
Işın Kılıcı teknolojisi geliştikçe, bu silahın savaşlarda ve teke tek çarpışmalarda daha verimli ve etken kullanılabilmesi için belirli kurallara bağlı kılıç teknikleri oluşturulması gerekti. Bu amaçla ortaya çıkan ilk teknik Shii-Cho olmuştur.
Jedi üstatları, ışın kılıcına ilişkin olarak bir tarz yaratmak amacıyla Shii-Cho’nun temelini oluştururken, eski kılıç dövüşü geleneklerinden esinlenerek, geleneksel tarzı yaşattılar. Bu sayede, antik zamanlarda kılıç dövüşlerinde kullanılan bir teknik olan “Sarlacc'ın Yolu”, ışın kılıcı teknolojisinin gelişmesi ve ışın kılıçlarının normal kılıçların yerini almasına rağmen, varlığını korumayı başardı.
Shii-Cho, kendini takip eden diğer teknikler gibi bazı basit tarz ve konseptlere sahiptir;
Saldırı: Farklı vücut bölgelerini hedefleyen setler
Savuşturma: Vücut bölgelerine gelen saldırıları bloklama
Vücut Hedef Bölgeleri:1. kafa, 2. sol kol, 3. sağ kol, 4. sırt, 5. sol bacak, 6. sağ bacak
Padawanlar, ışın kılıcı eğitimlerine bu tekniği öğrenerek başlarlar.
Shii-Cho, çok sayıda düşmana veya ışın tabancalı düşmanlara karşı etkili bir yöntem olmasına rağmen, tek düşmana karşı dövüşürken, özellikle rakip de ışın kılıcı kullanıyorsa yetersiz kalmaktadır. Bu tekniğin basitliği, gücüdür; diğer tekniklerin başarısız olduğu anlarda öne çıkar.
Shii-Cho tekniğini benimsemiş bilinen tek Jedi Üstadı, Kit Fisto’dur. Ancak Üstat Fisto’nun bu teknikte ustalaşması, Darth Sidious'u yenmesine yardımcı olmamıştır.
2. Makashi:
İlk ışın kılıcı dövüş tekniğinin doğmasından sonra, ikinci bir teknik olan “Ysalamiri'nin Yolu”, karşılıklı ışın kılıcı dövüşleri için geliştirilir. Son derece zarif, güçlü ve azami hassasiyet gerektiren Makashi’de amaç, dövüşçünün en az seviyede enerji ile saldırı ve savunma yaparak, rakibini yormasıdır. Diğer ışın kılıcı tekniklerinde bulunan bloklama ve kesme yerine Makashi, savuşturma, basit saplamalar, ufak ve hassas kesişler üzerine kurulmuştur.
Bu teknikte, kılıç kontrolü çok yüksek konsantrasyon ister ve sonuçları son derece etkilidir. Ancak, ışın tabancası gibi uzak mesafe silahları veya birden fazla düşman söz konusu olduğunda, bu tekniğin yenilikleri bir avantaj olmaktan çıkmaktadır. Bu nedenle Jedi’lar tarafından genelde ışın kılıcı düellolarında kullanılır.
Makashi kullanıcıları, kesin, zarif, sakin, ve güvenlidir. Asla hiçbir zaman kendini beğenmiş olmazlar ve süper şekilde kazanma şanslarına güvenirler. Savaşırken çok rahat dans eder gibi görünürler.
Klon Savaşlarından önceki yıllarda, özellikle ışın tabancalarının gelişmediği, yakın dövüş silahlarının daha yaygın olduğu zamanlarda, son derece popüler bir teknik olan Makashi, Klon Savaşları zamanında ışın kılıcına ışın kılıcı dövüşünün, son derece az yaşanması nedeniyle Jedi Düzeni tarafından nadiren öğretilmeye başlandı. Zira Jedi Üstatları, bu tekniğin eğitiminin verilmesinin gereksiz olduğunu düşünüyordu.
Eski Ayrılıkçı General Sev’ranca Tann’da Makashi uygulayıcısıydı. Ayrıca, bu antik tekniğin içindeki kesinlik ile dövüşen Kont Dooku, bu tekniğin en yüksek seviyesine çıkmış gerçek bir ustasıydı. Jedi Tapınağında Klon Savaşlarından önce ışın kılıcı öğreticisi olan Cin Dralling da Makashi uygulayıcısıydı. Bu dövüşün ustası olmasına rağmen Darth Vader tarafından öldürüldü.
3. Soresu:
Soresu, ışın kılıcı teknikleri içinde en çok savunma kapasitesine sahip olan kılıç tekniğidir. Galakside ışın silahları gittikçe gelişmesi ile Jedi’ların düşmanları, artık ışın tabancaları kullanmaya başlayınca Jedi’lar, bu düşmanlar tarafından karşı koyulamayacak bir savunma tekniğine ihtiyaç duymaya başlar. Bu ihtiyaç ve biraz da zorunluluk sonucunda Jedi’larca, “Mynock'un Yolu” geliştirilir.
Işını savuşturma amacı ile başlayan bu teknikte hareketler, maksimum koruma için vücuda son derece yakındır. Bu sayede hareketleri gerçekleştirmek için mümkün olduğunca az enerji harcanır. Işın tabancaları ile yapılan atışları bloklamayı ve mümkün olduğunca küçük hedef oluşturmayı amaçlayan savunmaya dönük bir tekniktir. Bu teknikte, ışın kılıcı kullananın hareketleri seri, hızlı ve etkilidir. Bu teknik, mümkün olduğunca az hedef bölgesini korumasız bıraktığından, ustalarını neredeyse yenilmez kılar. En üstün güç olan Soresu en gerekli zamanda savaşma tekniğidir
Soresu ustaları düşmanları bir hata yapana kadar veya bir açık verene kadar savunmayı sürdürür. Bu tekniğin bir diğer avantajı da, Shii-Cho gibi basit olmasıdır.
Obi Wan Kenobi, ustası Qui-Gon Jinn’in, ataru ustası olmasına rağmen Naboo’da Darth Maul’la yaşanan çarpışmalarında, savunmasının yetersiz kalması nedeniyle yenilerek ölmesi üzerine ışın kılıcı tekniğini değiştirip, Soresu kullanmaya başlamıştır.
Obi-Wan, bu sade tekniği ile Djem So ustası Anakin Skywalker, Juyo/Vaapad ustası Darth Maul ve bütün tekniklerde ustalaşan General Grievous gibi kendi dallarında usta olan kılıç adamlarını önce kaybedecek durumda olmasına rağmen yenmiştir. Büyük kılıç ustaları, sadece gerektiği zamanlarda gerekeni yapmayı başardıkları için büyüktürler. Obi Wan, herhangi bir günde Anakin, Üstat Windu veya Üstat Yoda karşısında kaybedecek olsa da en önemli zamanlarda zekasını ve Soresu’nun gerçek gücü “Yapmam gerekeni yapacağım” diyen mantığını kullanarak kazanmayı başarmıştır.
Bu tekniğin diğer ustaları arasında Luminara Unduli ve Barriss Offee bulunmaktadır..
4. Ataru:
Atmaca-Yarasanın Yolu’nu tercih eden ustalar, dövüşlerinde çoğu kişinin fiziksel olarak imkansız sandığı akrobasi hareketlerini kullanır. Bu kılıç tekniği, eski Cumhuriyet’in son yüzyıllarında yaratılmıştır.
Zor durumlarda ataru ustaları, dönmek, çok yükseğe zıplayıp çok uzağa koşmak gibi hareketlerine yardım etmesi ve bu yeteneklerini artırması için Güç’ten yararlanır. Bu tarz hareketlerin dövüşte yer alması nedeniyle bu tekniği kullanarak dövüşen ustalar bu yüksek hızdan dolayı bulanık görünür. Bu üstün akrobatik yetenek için Jedi, tamamen Güç’e odaklanmalı, onun tüm bedeninden akmasına izin vermelidir ki, gerekirse yaşlılığın etkilerinin bile üstesinden gelebilsin.
Agresif doğasından ötürü ataru, tek düşmana karşı son derece etkili bir kılıç tekniği olsa da düşman sayıca üstün olduğunda defansif eksikliklerinden ötürü doğru bir seçim olmayabilir.
Üstat Qui-Gon Jinn ve Üstat Yoda bu tekniğin ustalarındandı ve her ikisi de Darth Maul ile Kont Dooku ile dövüşlerinde bu tekniği kullandı. Obi Wan Kenobi de hocası Qui-Gon Jinn’in eğitimi ile bu teknikte ilerlemiş olmasına rağmen bu teknikteki savunma yetersizliğinin ustasının ölümüne neden olduğuna kanaat getirince soresuya yönelmiştir. Ancak, Obi-Wan Mustafar'da, Anakin Skywalker ile yaptığı dövüşte ataruyu tercih etmiştir.
Ayrıca, Quinlan Vos’tan bu tekniği öğrenen Aayla Secura da bu tekniğin ustalarındandır. Palpatine bu tekniğin saplamalar ve geniş atakların eklendiği Sith versiyonunu kullanır.
5. Shien / Djem So:
“Krayt Ejderi’nin Yolu” daha saldırgan bir yol izleyen soresu ustalarının geliştirdiği güçlü bir tekniktir. Shien/Djem So, makashi ve soresunun birleşimi ile ortaya çıkmıştır.
Makashinin agresif ama dikkatli hareketleri ile soresunun defansif manevralarının birleşimi, Shien / Djem So'yu etkili bir teknik haline getirmiştir. Soresunun savunmaya dönük doğası bazı dövüşlerin, çok uzun ve tehlikeli olmasına sebep olduğundan, bu teknik, soresunun savunmaya yönelik özelliklerinin saldırıya dönüştürülmesi amacını taşımaktadır. Bir soresu ustası kendine doğru gelen ışını, kılıcı ile yansıtırken, Shien/Djem So ustası o ışını, düşmana geri yansıtacak şekilde hareket eder. Böylece aynı zamanda hem kendini savunurken hem de düşmanını yaralamayı başarırdı.
Shien/Djem So tekniğini kullananlar, makashinin savuşturmalarını da atağa çevirerek soresudan farklı olarak geniş ataklar da kullanıp, rakibi kaba kuvvet ile yenmeyi amaçlar. Agresif düşünce ve hareket yapısından dolayı bir çok Jedi, bu tekniği tercih etmez.
Shien/Djem So, genelde kullanıcısına blok yapma ve püskürtme uygulamasını yaptırır ve kaba kuvvet olarak adlandırılmasına rağmen güç tesirli bir dövüştür. Ancak, uygulayıcıları genellikle saldırgandır ve kaba kuvvet ile karşılarındakini yıldırırlar.
Anakin Skywalker, Luke Skywalker ve Plo Kloon bu tekniği tercih eden Jedilardır.
Darth Vader kendi Shien/Djem So varyantını oluşturmuştur. Sadece tek el ile saldırı ve savunma yapar. Bu tekniğini Bespin'de oğlu Luke Skywalker ile dövüşe başlarken kullanmıştır.
6.Niman:
“Rancor’un Yolu”, Klon Savaşları ve Jedi Katliamı sırasında kullanılan standart bir tekniktir. Bu dövüş disiplinine “Diplomat Tarzı” da denmektedir. Bu tekniğe, üçlü Kashi tanrılarının adı olan Niman adı verilmiştir. Bu teknik, Büyük Bölünmeden sonra Jar’kai savaş tarzından esinlenerek Xendor Memurları tarafından geliştirilmiştir.
Niman tekniği, kendinden önce gelen teknikleri birleştirip, ışın kılıcı dövüşündeki tüm elementleri dengelemeyi amaçlar. Ancak sonuçta kullanıcının tüm alanlardaki yeteneği orta seviyede olduğundan, dövüşün herhangi bir yönünde ustalaşması mümkün olamamaktadır.
Bu nedenle, bu teknik diplomatlar için son derece uygundur. Böylece bu teknikle, zamanlarını dövüş teknikleri yerine politika ve uzlaşma teknikleri üzerinde çalışarak geçirebilirler.
Bu yapısından dolayı maalesef Geonosis’de öldürülen bir çok Jedi, bu tekniği tercihlerinden dolayı ölmüştür. Bunlardan biri, Coleman Trebor, Jango Fett’in ışın tabancasına karşı kendini savunamamıştır.
7: Juyo/Vaapad:
“Vornskr’ın Yolu” olarak adlandırılan ve zorluğundan dolayı genelde fazla kullanılmayan Juyo, bir bin yıl boyunca tamamlanmamış bir tekniktir. Jedi Üstatı Windu, bu tekniği geliştirene kadar ana tekniklerden biri olarak kabul edilmemiştir. Üstat Windu bu tekniği Vaapad ile birleştirdi. Bu yeni bir formun yaratılışından çok, bir geliştirme olarak kabul edilmektedir.
Vaapad sadece bir dövüş tekniği değil, bir düşünce gücüdür. Vaapad’ın gücü, düşünce tekniği ve gerçekten dokunulabilen bir güç olarak inanılmazdır. Bu düşünce tekniği, Vaapad kullanıcısına dövüşten zevk almayı öğretir. Kullanıcı, kendisini savaşın heyecanına ve kazanmanın hızına vermelidir.
Tüm ışın kılıcı tekniklerinin en zorlusu olan Juyo, yoğun odaklanma ve diğer tekniklerde ustalık gerektirmektedir. Bu teknikte ustalaşmayı başaran üç Jedi Mace Windu, Depa Billaba ve Sora Bulq’dur.
Bu teknikte cesur, Güç destekli zıplama ve hareketlerin bulunduğu gösterişli olmayan manevralar vardır. Bu tekniği kullanmak için gereken nitelikler çok fazladır. Juyo/Vaapad’da hareketler açık ve geniş olsa da dövüşçünün kontrolü altındadır. Doğru uygulandığı zaman tahmin etmesi çok zor bir dövüş tekniği ortaya çıkar. Hareketler birbirinden bağımsız, rasgele gözükse de aslında koordineli bir şekilde düşmanın kafasını karıştırma amaçlı olarak gerçekleştirilir.
Bu teknik, Shien/Djem So’nun duygusal ve fiziksel yoğunluğunu gerektirir ama bunları çok daha etkili bir biçimde kontrol eder ve bu teknikte tamamen ustalaşıldığında olağanüstü bir güç gösterir.
Bu teknikte usta olmak için, disiplin ve her şeyin ötesinde saf bir kalp ve ruh gerekmektedir. Vapaad kullanıcıları, gergin ve kendi içine odaklıdır. Ancak içlerinde kapatılmış düşmanlık işaretleri görmek de mümkündür.
Vapaad karanlık tarafa doğru yarı aydınlık bir patikadır ve kişinin öfkesini yönlendirdiğinden Karanlık tarafın sınırında bir tarzdır. Vapaadın gücü basittir; kişinin içsel karanlığına bir kanaldır ve bunu yansıtan bir düzendir. Sıkı bir kontrolle Jedi’ın içindeki karanlık duygular aydınlık tarafın silahına dönüştürülebilir. Sadece Windu’nun yeteneği ve Aydınlık tarafa konsantrasyonu kendi öfkesine yenilmesini engellemiştir. Bu sebeple Vaapad nadiren tercih edilen çok tehlikeli bir tekniktir.
Vapaad aynı zamanda süper idare döngüsüdür, bir yanda bu tekniğin kullanıcısı diğer yanda ise rakip bulunur. Bu teknikte, rakibin gücünü alarak ona geri yansıtmak mümkündür. Palpatine ve Windu’nun dövüşünde, Windu, Palpatine’in hızını ve nefretini ona karşı kullanır.
Juyo tekniğinde ustalaşan Bulq, Quinlan Vos’u juyonun temelleri konusunda eğitmiştir. Sora Bulq, Windu’ya Vaapad’ı geliştirmesinde yardım ettiğini iddia ettiyse de daha sonra bu teknikteki Aydınlık ve Karanlık tarafların akışına karşı koyamayarak, Karanlık tarafa geçmiştir. Benzer bir şekilde Depa Billaba da bu baskıya dayanamayıp Karanlık tarafa geçmiştir.